28 Ekim 2010 Perşembe

UMUTLA / UNUT

Ve henüz saat yalnızlığı bir kaç geçiyorsa,
Dudaklarında dilinin ittirdiği cılız bir ıslık varsa,
Kulaklarında hep aynı ses çınlıyorsa,
Ensende bir nefes... adına intihar denilen.
Ve bir kafes kadar dar geliyorsa, bu koca evren sana,
Marketten iki şişe ayrılık sipariş et
Börekler aç yufka yüreğinle bu fani dünyaya
Ve bir telaş sarsın eteklerini.
O geri gelecek diye beklerken,
Kocaman bir gülümseme alsın seni
Gene de giyin saten geceliğini
Gene yak mumları, sür kremlerini
Ve her dakika umudun çoğalsın,
Çoğalsın,
Çoğalsın...
Gelmese de o artık, sitemler savur
Oyala kendini, dene bak;
İntiharı unutacaksın !

Barış ERKİN

22 Ekim 2010 Cuma

YORUM-LU-YORUM KENDİMİ



Yazamıyorum !
Yoksa çekip giden yaza mı yorum bu yazdıklarım ?
Susamıyorum !
Çok içtim gene bu geçe hiç susamıyorum.
Gidemiyorum da senden 
Kalamıyorum da yalnız başıma
Karalıyorum !
Duvarlara karalıyorum ismini
Ve aklamıyorum da kendimi 
Ben de suçluyum en az senin gibi
Bulamıyorum !
Karışıyorum, bulanıyorum düşündükçe
Bunalıyorum !
Bilemiyorum !
Var mıyım sende ?
Ve bileniyorum sana git gide
Yoruluyorum !
Yoramıyorum !
Gidişini bir türlü iyiye yoramıyorum
Yanılıyorum bazende,
Üzülüyorum sonra seni üzdüm gene
Şaşırıyorum !
İnanmıyorum !
Güvenmiyorum !
Kafam karma karışık uyuyamıyorum.
Ve bu yüzden uyanamıyorum da sabahları
Hep geç kalıyorum kendime
Hep geç kalkıyorum ben gene
Saçmalıyorum belkide.
Tamam sustum konuşmuyorum...

Barış ERKİN

21 Ekim 2010 Perşembe

PADİŞAHIM ÇOK YAŞA !

Dün gece su şişesine sahte gül diktim büyüsün diye.
İçine üç tane aspirin attım ve bir kaç tane fındık...
Takvim yapraklarını perdeye mandallayıp, telefonun ahizesini duvara çiviledim
Böğrü sıkılmış bira kutularımı ve ayakkabılarımı salondaki avizeye astım.
Bütün yatakları açtım koltuklara bile çarşaflar serdim misafirler gelecek diye
Yazlık elbiselerimi katlayıp. buz dolabının raflarına istifledim. 
Yazın serin serin giyerim diye.
Evin en güzide tablosunu tuvalete astım. 
Ve kol saatimi bulaşık makinesinde yıkadım su geçirmiyor diye
Pembe blok flüt'ü ayıcığın anüsüne soktum... çalmadı
Nazar boncuğu çorbası yaptım, beğenmedim klozete döktüm
Çöp torbalarından gelinlik diktim
Çamaşır makinesine evlenme teklif ettim...
Çiçekleri kopardım,
Televizyonu bozdum,
Kırmızı kalemle duvarları karaladım
Pardon kırmızıyla karalanmaz... Alaladım
Küveti doldurdum 2 paket çubuk makarna boşalttım içine.
Koltukların deri kılıflarını jiletledim, beğenmedim koli bandıyla geri yapıştırdım
Bilgisayarın kasasına acı biber salçası sürdüm,
Burnuma masturbasyon yaptım boşalamadım...
Çırılçıplak giyindim dün gece ama hiç yakıştırmadım kendime


Anlayacağın yalnız değildim bütün gece
Bir ben vardım benden öte,
Birde sen, aslında hiç olmayan.
Sonra aynalara baktım dimdik, duvarı gördüm kendim yoktum
Şaşırmadım
Sanırım padişahlığı bırakmalıyım...
Cariyelerimin hepsini vezirin koynunda yakaladım
Soytarıları koltuğumda uyurken buldum
Kendime idam emri verdim...
Cellat değildi baltasıyla gelen
Oduncuydu kareli gömleğiyle karşımda gülen
Sonra bir ses yükseldi içerden...
Padişahım çok yaşa !
Padişahım çok yaşa !
Oysa ölmeliydi padişah...
Kahraman ilan edilirdi belkide
Kitaplara konu olurdu,
Derslerde işlenirdi hikayesi
Düşündüm mantıklı geldi.
Ve öldüm........


Sonra sorgu zamanı tabi.
Birazdan iki melek gelecek ellerinde anket formu
Sorular soracaklardı hepsinin cevabı aynı olan
Hepsini cevapladım ben de
Şaşırdılar...
Halbuki avucuma yazmıştım cevapları
Dedim ya bütün soruların cevabı aynıydı...
Evet...
İster istemez Evet.
Cevapları verince ben bağırdım
Padişahım çok yaşa !
Padişahım çok yaşa !


Barış ERKİN

19 Ekim 2010 Salı

YOK

Her şey yerli yerinde benim ülkemde
Sahtekarlık yok, şarlatanlık yok
Kadınlar çok sadık, ihanet yok
Politikacılar çok dürüst, kargaşa yok
Yollar, caddeler tertemiz,izmarit bile yok
Enflasyon yok, vergi yok
Herkes çok hür benim ülkemde
Tutsaklık yok, adalet var çünkü
Çocuk istismarı yok, kadına şiddet yok
Ne hırsız var ne arsız, suç yok
Dolandırıcılık, kalpazanlık, tefecilik yok
Çocuk pornosu yok, hayvana eziyet yok
Korsan satıcılar yok mesela, korsan sanatcılar da
Terör hiç yok, terörist hiç olmadı
Irkçılık yok, meshep çatışması da yok
Uyuşturucu trafiği yok, gençler zehirlenmiyor
Herkes çok mesut benim ülkemde
Ayrılık yok, ayrılık şiirleri de yok
Sahte rakı yok mesela, bu yüzden ölen de
Halkım bir torba kömüre satılmıyor
Çünkü doğalgaz var, çok doğal bi gaz...
Benzin çok ucuz mesela
Trafik yok, canavarları yok, kazaları da
Hem ehliyet var hem emniyet


Yukarıda yazılanların hiç biri yok evet...
....................................Yoksa var mı ?


Barış ERKİN

18 Ekim 2010 Pazartesi

GİDİYORLAR

- Nasıl gidiyor ?


Hangisi mesela ?
Hepsi farklı şekillerde çekip gidiyor
Hem gidiyorlar hemde giderken çekiyorlar...


Hayat mesela;
Geçen gene aldattı beni
Boşuna hayat kadını demiyorlar *rospulara...
Tanrı örneğin;
Sitemlerimden bıktı usandı
Yüz vermiyor artık bana, oda yalnız bıraktı...
Kadınlar..
Kadınlar mesela;
Onlar bi arkadaşa bakıp çıkıyorlar hep
Usulca ve çıkarları olmayınca...
Aynalar örneğin;
Yüzüme bakmaya bile yüzleri yok 
Zaten hemen her şeye kırılıyorlar...
Sonbahar mesela;
O da kışa özendi 
Yapraklarını sarartmadan döküyor zülüflerini...
Ben mesela;
Ben daha kendime gelemedim ki dün akşamdan sonra.
Yani iyi giden bir şey yok...
Gidiyorlar ama hiçte iyi gitmiyorlar...


Barış ERKİN

16 Ekim 2010 Cumartesi

Ama sen aldırmazsın, bilirim vurdumduymazsın

Beyin kıvrımlarıma itinayla işlediğim bir suçtu nefes almak
Ve sevmeden, biriyle sevişmek' ti bu dünyada var olmak


Ama sen aldırmazsın, bilirim vurdumduymazsın
Oysa ben kim bilir kaç vurgun yedim gizli gizli severken seni. ahmak...
Karanlık yollarda aydınlık ararken düşürmüşüm, son kibrit çöpümü
Ne mumlar eridi bir bilsen, 
Ne ocaklar söndü, 
Ne yürekler kundaklandı, sokağımdan geçtiğinden buyana
Şarkıların kifayetsiz kaldığı şu dumanlı odamda
Ne şiirler yakıldı ard arda bir bilsen...


Ama sen aldırmazsın, bilirim vurdumduymazsın
Ben en adi tütünü içtim hep, 
En ucuz şarabı yudumladım o günden sonra
Ütüsüz kıyafetlerim kadar buruştu suratım
Ve sıfatım ne olursa olsun senin yanında,
Olmak isterdim bir köle dahi olsa
Yahut sömürgeci imparatorluğunun ufak bir odasında
Bir hizmetçi belki
Belkide hizmetçinin çantasında
Ama yakınında en azından 
Yakınında !


Ama sen aldırmazsın, bilirim vurdumduymazsın
Ne önemi var ki zaten yoksun yanımda


Barış ERKİN

BÜYÜDÜK

Büyüdük...
Oysa ne büyük bir büyüydü hayat
Biz büyüdük,
Ayakkabılar küçüldü.
Hayallerimiz,
Düşlerimiz, dünyamız küçüldü.
Bizimle birlikte yalanlarımız, aldanışlarımız, 
Terk edilişlerimiz büyüdü bitek...
Bitek annem sabit kaldı.
O ne büyüdü, ne küçüldü
O zaten kocamandı, dev gibiydi, kocaman yüreği vardı
Ve onun gözünde biz hala küçüktük, hep küçücüktük
Büyümüyorduk hiç.. Bedenler büyüse de...


Günahlarımız büyüdü mesela
Kardan adamlar eridi, B*ktan adamlar türedi
Mevsimler ikiye indi
Sonbahar kışa, ilkbahar yaza ilişti
Mevsimler ikiye indi


Barış ERKİN

6 Ekim 2010 Çarşamba

BİR BAKTIM

Bir baktım havaya güneş yokmuş.
Bir baktım dünyaya her şey boşmuş.
Yollar uzun geldi yürüyemedim.
Yıllar uzun geldi büyüyemedim.

Barış ERKİN

HİÇ GEREK YOK

Burada bir selam çok önemlidir
Pek lüzumsuz insanlara
Burada bir kelam çok değerlidir
Ömründe görmediğin insanlarla
Sen yerinde rahat uyu
Bu saçmalık bana emanet
Dimağımdan geçenleri
İşte kustum ben de nihayet
Sorarsalar nasıl diye
İyi dersin öylesine...
Kimse bilmesin neler oldu
Hiç gerek yok böylesine

Barış ERKİN

ÇOK YALNIZIM

Bir yarım biram,
Bir de sigaram,
Bir de gözlerim vardı,
Hep ağlayan.
Bir de sen vardın,
Yerinde durmayan.
Ne olur çık gel...
Ben çok yalnızım.

Barış ERKİN

GENE SEVER MİYDİN BENİ ?

Gözlerinde yaş olsaydım,
Gecelerde düş olsaydım,
Mevsimlerden kış olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Dudaklarda söz olsaydım,
Bakışlarda göz olsaydım,
Ateşlerde köz olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Gökteki bulut olsaydım,
Kalbinde umut olsaydım,
Mezarda tabut olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Çantanda azık olsaydım,
Dünyaya kazık olsaydım,
Birazda nazik olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Toprakta çiçek olsaydım,
Helada böcek olsaydım,
Mapustan kaçak olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Tarlada pamuk olsaydım,
Gözleri yumuk olsaydım,
Birazda yamuk olsaydım,
Gene sever midin beni ?

Hazreti İdris olsaydım,
Diclede tigris olsaydım,
Veyahut iblis olsaydım,
Gene sever miydin beni ?

Barış ERKİN

YARIN ORDAYIM

Bu son gecesi yalnızlığımın sensiz
İçimde buruk duygularım var, nedensiz
Ben kırgınım, ben hayata isteksiz
Bu gün darda olsam da, yarın ordayım...

Yıldızlar hep beraber bana kasıtlı
Beni bu sensizlik, bensizlik yıktı
Biri fazla derken öteki çıktı
Bugün darda olsam da, yarın ordayım...

Söz vermemiş olsaydım gelmezdim belki
Buralar çok soğuk, bedbahtı sanki
Hiç önemi yok bunun inan ki
Bu gün darda olsam da, yarın ordayım...

Karanlıkta ışık arıyordum hep
Bütün gece seni anıyordum hep
Bu günler tükenmez sanıyordum hep
Bu gün darda olsam da, yarın ordayım...

Yalanım var ise vursunlar beni
Koşturup koşturup yorsunlar beni
Gelmezsem kefene sarsınlar beni
Bugün darda olsam da, yarın ordayım...

Barış ERKİN

DENİZ TAŞTI !

O bir savaş çocuğuydu / Kalemi, defteri kanlı 
Savaşırken bu hayatla / Asil bir delikanlı
Bakmadılar gençliğine / Söküp aldılar yüreğini
Sormadılar nasılsın diye / Terk edip gitti kendini
Botları çamur içinde / Eli, yüzü pasaklı
Kirli sakallı bir çocuk / Asil bir delikanlı
Ülkesini düşünmekten / Yedi bitirdi beynini
Hep uçurumdan düştü o / Kimse tutmadı elini
Parka'sına karlar yağdı / Dar ağacında asılmıştı
Mapustaki günlüğüne / DENİZ taştı yazılmıştı.

Barış ERKİN

5 Ekim 2010 Salı

NAFİLE

Seni aldım içime
Çıkartamaz hiç kimse
Sezeryan da nafile
Seni çektim içime
Son sigaramın tedirgin dumanı gibi
Söndüremez hiç kimse
Yağmur bile nafile
Ağlıyorum bu gece
Sırf sen yoksun diye
Güldüremez hiç kimse
Gelsen bile nafile

Barış ERKİN

Güle güle !


Bu son gürzüm olsun,
Bu son olsun gözüm...
Şimdi kapana kıstırılmış yağlı engerekler gibi,
Muallaktayım gidişine.
Üzülüp ağlasam mı ?
Delirip gülsem mi ? Bilemedim
Yeni yeni anlıyorum sen gittin evet
Ulan ne güzelde gittin öyle be
Gittiğini öğrendikten sonra ekstrapramidal sistemim uçukladı resmen
Ne fena gittin öyle...
Sanki güney kalbimden daha sıcak
Pişt aman sus birileri duyacak...
Evet harikuladeydi gidişin.
180 derece dönüp ansızın,
Saçlarını, hüzünlü suratıma bir kırbaç gibi vurup gitmen ne fenaydı...
Allahtan zulamda bir tutam umut, birazcık da sitem var
Belki gelirsin diye...


Ne alakası var canım bileklerimi kestiğim falan yok
Regl olmuş sol kolumun damarları...
Ağladığımı falan nerden çıkardın
Gözlerimin çişi gelmiş sadece...
İntihar notu da yazmıyorum 
Bu aşkımın dönem ödevi...
Haaa o urganı mı soruyosun ?
Yeni sevgilimle kovboyculuk oynayacağız...
Önemli bir şey yok yani 
Hadi güle güle git
Güle güle git' te deli olduğunu anlasınlar...


Barış ERKİN



4 Ekim 2010 Pazartesi

BEN ESKİDEN

Ben eskiden de böyle ıslaktım gidişlere,
Böyle gamlı...
Ben eskiden de gizli gizli ağlardım 
Hor kullanmadan göz yaşlarımı.

Ve ben eskilerden nefret ederim...
Zaten eskiler değil mi şu ömrümü eskiten !

Ben eskiden de sevmezdim hiç çarşafları,
Nerede olsa uyurdum...
Bilirdim ki her yerde aynı rüya, aynı kabus.
Ben eskiden daha az sigara içerdim mesela;
Şarap şişelerine yanaşmazdım bile...
Ağzıma yaraşmazdı hiç üzümün o çürük tadı.
Ben eskiden blok flüt çalardım
Böyle ıslıklarla oyalamazdım kendimi
Her istediğimi de çalardım, sonra yerine koyardım.
Şimdi kendi ıslıklarımı çalıyorum, iadesiz,
Nefes bile almadan...

Ben eskiden ela gözlüydüm mesela;
Böyle kan bürümemişti gözlerimi daha...
Daha sert basardım asfalttan yollara adımlarımı
Dermanım da vardı elbet her şeye,
Güçlüydüm zorluklar karşısında.

Saftım, sade idim, inanırdım her b*ka
Şimdi ''Allah bir'' dese inanamam kullara

Ve ben eskilerden nefret ederim
Zaten eskiler değil mi şu ömrümü eskiten!

Ben eskiden her duygumu ayrı yaşardım
Böyle potpori değildi duygular
Ve kıskanç değildi caanım sonbahar
Görevini bilirdi kış sanmazdı kendini...

Benim eskiden ayakkabılarım çok eskiydi
Su alırdı her yağmurda,
Buz tutardı parmaklarım kar yağdığında
Üşümezdim ama gençtim...
Fakirdim en az şimdiki kadar
Ama tatlı gelirdi şekerli ekmek.
Şimdiki gibi yavan değildi ve de gevrek
Ve çocuktum, temizdim
Oyuncaklarım yoktu ama,
Türlü oyunlar üretirdim her defasında

Ve ben eskilerden nefret ederim
Zaten eskiler değil mi şu ömrümü eskiten!

Barış ERKİN / Sevgisiz Günlük