30 Eylül 2010 Perşembe

BÜTÜN KADINLAR AYNI

Ne ÖZLEM duydum o gidince,
Ne' de BURCU burcu akıttım gözyaşlarımı.
Ve bir MELEK kadarda masum değildi aşk
Ne YILDIZ kaydı,
Ne DİLEK tuttum,
Ne' de HİLAL doğdu yalnızlığıma
MEHTAP' ada bakmadım
Gecelerin bile GİZEM' i yoktu eskisi gibi
SERAP gördüm sanmışım
DERYA' lara dalmışım
RÜYA' dan uyanmadan,
DENİZ' de boğulmuşum
İşin ASLI bu değil aslında
Önce can sonra CANAN dedi büyüklerim hep
DAMLA' lar biriktirdim bugüne kadar gözlerimde,
Çok DUYGU' suzsun derdin ya bana hep
Ben en çok EYLÜL' de ağlamışım, saydım gözyaşlarımı
İş bu HALE gelince
GÜL' de yetmez sevince
YAĞMUR yere inince
Bütün kadınlar aynı...

Barış ERKİN

27 Eylül 2010 Pazartesi

ÖYLE BİR KADIN

Bazen yatakta fahişe gibi sevişmeli kadın.
Bazen bir ana kadar şefkatli... 
Bazen kol kola bir dost gibi gezmeli seninle 
Şarap gibi olmalı, keyif vermeli.
Bazen arkadaş, sırdaş bir şeyler paylaşabildiğin
Bazen çocuk gibi olmalı elinle beslemelisin onu 
Bazen de sen çocuk olmalısın biraz yaramaz
Bazen çok olgun davranmalı anlamalı seni, kapris yapıp yormamalı
Bazen komik olmalı, güldürmeli en dar günlerinde
Bazen yırtıcı bir kartal gıbı olmalı kadın ve arkanda durmalı bir çınar gibi... 
Köstek değil tesbihine , destek olmalı erkegine kadın... 
Kadın olmak zor iş,  YOK ÖYLE BİR KADIN...

Barış ERKİN

24 Eylül 2010 Cuma

KİMSE DUYMASIN

Bir sabah kimseye veda etmeden,
Ellerini sıkıp, ve de öpmeden...
Kaldırıp ağrıyan ağır başımı,
Kaçıp gideceğim kimse duymasın...

Bir sabah aniden irkileceksin
Gözlerin dolacak dökmeyeceksin
Nereye gittiğimi bilmeyeceksin
Kaçıp gideceğim kimse duymasın...

Yanıma fazla bir şey almadan
Aslında ben de yokum, beni alamam...
Ne olur yalvarma burada kalamam
Kaçıp gideceğim kimse duymasın...

Barış ERKİN

23 Eylül 2010 Perşembe

KAÇ KADEH ?

Seni tanıyalı kaç kadeh oldu ?
Neden bu samimi öpüşler kadın ?
Sanki iki fıçı içmişsin gibi,
Neden bu terk edip gidişler kadın ?

Kaç kadeh daha mutlu eder ki beni ?
Kim bilir kaç yüz sigara daha içmeli...
Kaç gün oldu ki dur hele otur !
Neden bu ürperip kaçışlar kadın ?

Barış ERKİN 

22 Eylül 2010 Çarşamba

BEN İYİYİM !

Kaçmaktı belki,
Belkide gitmek,
Susmak belkide, hiç konuşmadan...
Belki yanı başımdaydı bilmiyorum ama,
Uçmaktı belki, bulutlarda aramak,
Belki kaçamaktı, çalıntı mısralar gibi kaçamak...
Ve sevmeden,
Alışmadan
Alışık olmadan, olmaktı biriyle,
Bu dünyada var olmak...

Şimdi kör bir yılan gibi geziyorum teninde
Hissederek sadece, koklayarak belkide.
Görmeden seni, Sevişiyorum seninle
Gözlerim kapalı
Kulağım kapıda 
Lüzumsuz birileri gelecek diye
Korkar oldum gecelerden,
Kötü kötü rüyalar görürüm gene.
Ve şu saçma sesler,
İbanez penam,
Aynalar... Evet aynalar
Ve kağıdım, kalemim,
En sevdiklerim...
Haz vermiyor bu gece...

Yokluğunun üşüttüğü ellerim,
Saçmadan seçme cümlelerim,
Ve...
Ve evet bu benim.
Bu benim...
İşte gene yalanlar;
Ben iyiyim 
Ben iyiyim 
Ben iyiyim.

Barış ERKİN

17 Eylül 2010 Cuma

AHMAK !



Karanlık bir yoldu bizimkisi


Üstelik yakamoz da yoktu bütün gece denizimde...


Yaşadıklarım bünyeme 2 arşın büyük geliyorken,
Yaşamak ne komik şeymiş genede
Tanrı yüz çevirmiş sitemlerimden ötürü


Sevmiyormuş artık beni...


Yıkanmış bir kefene tutturulmuş,
Plastik mandallar gibi ıslağım gidişine
Ve plastik işte hıh ! çok dandik.
Acılarıma peşkeş çeken dostlarım
Ve neme lazım arkadaşlarım var,
İyi saydığım günlerimde...
Birde sen varsın işte ahmak !
Birde sen...
Ve ölüm de var biliyorsun değil mi?
Ancak aşkım fani değildir...
En az firavun gibi...
Hortlarsa korkma !
Isırmaz ya sevdam seni.

Barış ERKİN

Ve Öldüm !!!

Ve Öldüm...
Beni bu anlamlı günümde,
Yalnız bırakmayan tüm dostlarıma teşekkür ederim
Ve küfrederim ağız dolusu...
Yaşarken neden yoktunuz.?
Ve Öldüm...
Ben yapayalnız öldüm
Tıpkı doğduğum gibi
Kör ve çıplak...
Şimdi sende git kadın
Tek başına bırak ne olur beni !
Cehenneme damsız girmek mümkün.
Ve Öldüm zaten.
Sevmesende olur beni.

Barış ERKİN

16 Eylül 2010 Perşembe

BÜTÜN SUÇ BENİM

Bütün suçları kabullendim
Mesela romayı ben yaktım,
Sezarı ben bıçakladım
Cem garipoğlunu ben azmettirdim

Münevveride ben tanıştırdım zaten
Bergenin suratına kezzap döktüm
Emrahın anasını da ben s*ktim
Ahu tubanın gazozuna ilaç attım
Kazım kartal hemşerim
Nuri alço yoldaşım
Coşkun sıra arkadaşım
Erol taşı ben taşladım
Uğur mumcu suikastini planladım
Bütün kızların günahına giriyorum
Balkonumda marijuhana yetiştiriyorum
Ergenekonu ben uydurdum
Susurluğu ben planladım
Benzine ben zam yaptım
Devletin derinliklerinde yaşıyorum
Trafik canavarıyım
Osmanlıyıda ben yıktım
Katerinayıda ben götürdüm
Adolf hitleri ben vurdum
Bu dünyayı ben kurdum...
Belkide bu yüzden sevemedin hala beni...


Barış ERKİN

HOŞÇAKAL KADIN...

Hoşçakal kadın...
Özür dilerim gittim gene.

En son gittiğimden buyana
Hep koşuyorum dünden yana
Dünde sen vardın, Bugün hayalin
Dimağımda, darbeli matkap gibi keskin bakışların
Damağımda sıcacık, ince dudaklarının ıslak tadı var.
Yanımda sayısı belirlenmemiş hatıraların,
Ve tenimde sen kokuyorsun leylak gibi...
Birtek sen yoksun yanımda, birde benden aldığın ben.
Bak havada karardı artık kadın...
Kimsecikler görmez bizi
Ay bile duymaz, güneşe aşık.
Hadi söndür lambaları
Işığını kıskanmasın

Ama yoksun ! 
Hani nerdesin ?
Rüyaymış kahretsin
Ama olsun burcu burcu terlemekte güzel

Hoşçakal kadın...
Özür dilerim gittim gene

Barış ERKİN

15 Eylül 2010 Çarşamba

DÜNYA

Öyle başım ağrıyor ki sorma
Çok pis sövüyorum sana dünya...
Yörüngene, girdabına, ekvator kuşağına.
İnsanına, hayvanına, ve fahişe uşağına... 
Gelmişine, geçmişine, ve yakın geleceğe
Yanlardaki dikizlere, ön camdaki sileceğe 
Vitesine, pedalına, frenine, şanzımana,
Sen kocaman olsan bile, dar gelirsin ulan bana.

(B.E.)

SESSİZ VE SENSİZ DOLAYISIYLA BENSİZ

Evet geldim, evimdeyim...
Gülüşünü, öpüşünü dünde koyup,
Yarına geldim gene.
Yanında kalmak varken
Ellerini tutmak varken sımsıkı
Kendimi zor tuttum, ağlamayayım diye.
Bakamadım uzun uzun gözlerinin içindeki o gerçeğe
Ve gene yalan söyledim sana ''ben iyiyim'' diye
Sarılırken vedalı bakışlarımın yerine göz kırpmalarım,
Ve öperken gizli gizli sıcacık boynundan, 
Söylenecek çok şey vardı bugüne dair.
Yapılacak çok şey yarınlara.
Ama geldim gene o gudubet şehrime...
Ardımda belki birkaç anlamlı şarkı koyup.
Yada bir melodi ıslığımdan da öte
Geldim sessiz ve sensiz
Dolayısıyla bensiz, tenha şehrime

Barış ERKİN

14 Eylül 2010 Salı

MÜMKÜNSE

Mümkünse sus! konuşma. Çekemiyorum artık seni
Ne olur işime karışma. Delirtiyorsun sen beni
Düşlerime giriyorsun nedense yerli, yersiz
Rahatsız ediyorsun, çok mutluydum ben sensiz
Ne olur çık hayatımdan, yoksa ben delireceğim
Mümkünse git artık buradan. Bak sana şeker vereceğim

Barış ERKİN

ŞEYTAN BİLE ŞAŞTI

Bu nasıl döneklik ? inceden.
Bilemezdim ki tufanı önceden
Olamazdık zaten bir vücut bir beden
Yüreğim bile şaştı onun haline.
Görmedim hiç böylesine namerdi.
Seviyorum, canım, aşkımsın derdi.
Bilmiyorum neydi onun derdi.
Aklım bile şaştı onun haline.
Hep bir soru var belleğimde
Kara bir kin var gözlerinde
Aşağılanmış nefret hep sözlerinde
Şeytan bile şaştı onun haline

Barış ERKİN

SESSİZ VE SENSİZ DOLAYISIYLA BENSİZ

Evet geldim, evimdeyim...
Gülüşünü, öpüşünü dünde koyup,
Yarına geldim gene.
Yanında kalmak varken
Ellerini tutmak varken sımsıkı
Kendimi zor tuttum, ağlamayayım diye.
Bakamadım uzun uzun gözlerinin içindeki o gerçeğe
Ve gene yalan söyledim sana ''ben iyiyim'' diye
Sarılırken vedalı bakışlarımın yerine göz kırpmalarım,
Ve öperken gizli gizli sıcacık boynundan, 
Söylenecek çok şey vardı bugüne dair.
Yapılacak çok şey yarınlara.
Ama geldim gene o gudubet şehrime...
Ardımda belki birkaç anlamlı şarkı koyup.
Yada bir melodi ıslığımdan da öte
Geldim sessiz ve sensiz
Dolayısıyla bensiz, tenha şehrime

Barış ERKİN

!

Sen çok yaşa ''Aşk''
Yaşa'ki başka kalpleri de sömür.
Kurbanlarından birkaç tane daha gönder yanıma.
Ölümler çıplak gelsin.
Cehennem yalnız çekilmiyor. (B.E.)

*

We were born. We were alone
Lived. We were alone
And die. We are alone again...(B.E.)

ÖLMEZSEK ŞAYET

Vakit var nasılsa ölmezsek şayet
Sen 40'ında olursun ben ise 41
Sen boşanmış olursun o gudubetten
Ben zaten yalnızdım işte bu dertten
Belki yazarım gene anlıyan olmaz
Belki bağırırım sesim duyulmaz
Belki bir parkta karşılaşırız
Belki ruyalarıma girersin gene
Vakit var nasılsa ölmezsek şayet
Belki kumral saçların bembeyaz olur
Belkide benimki çoktan yok olur
Belki hatırlatırım yazdıklarımı
Belki hatırlarsın mısralarımı
Vakit var nasılsa ölmezsek şayet
Belki sarılıp ağlarız ilk kez
Belkide öpersin yaşlı yüzümü
Belki özledim derim usulca son kez
Belki görüşürüz haftasonları
Belki kabullenip mutlu sonları
Bir sinema önünde tokalaşırız
Vakit var nasılsa ölmezsek şayet...

B.E.

MATEMATİK

Ben eskiden matematikten nefret ederdim.
Sense anlardın beni...
Hiç üzmezdin öper giderdin.
Umursamaz biriydim,
Kaygısızdım,
Haytaydım,
Gamsızdım,
Hesaplar yapmayı sevmiyordum hayata dair...
Rakamlar, problemler, işlemler üzerime geliyordu
Sıkıyordu beni, pes ediyordum...
Bak ben artık değiştim...
Matematiği en ez sen kadar sevdim.
Ve bir şarkı yazdım sana sevgilim...


_Sen benim çok bilinmeyenli denklemim,
_Sen benim asal sayım,
_Ben seni kareköklerinden buldum,
_Ne olur bizi hesaplayın !


Hesapta olmayan birşey çıktı sonra
Zaten en sevmediğim işlem çıkartmaydı.
Hani 1'den 1 çıkarsa ''0'' kalırya...
Bizdik...
Bizden ''Sen'' çıktı ''Ben'' yalnız kaldı...

B.E.

NEDEN?

Neden geldinki?
Neden çıktınki karşıma freni patlak kamyonlar gibi
Neden karıştırıyorsun?
Çoktan seni unutmuş kafamı
Kızmamın nedeni
Gelmenin nedenini bilmediğimden
Bilirsin acıtır tebessümle uğurlanan sevgiler...
Lakin eser kalmadı ne benden nede karşılıksız sevgimden

B.E.

GRİ BİR YALNIZLIK

Ne tarafa baksam gri bir yalnızlık var
Ne tarafa baksam bomboş gene
Ne taraflardasın kadın söylesene
Ne taraf oldum ne tarafsız gidişine
Sadist ruhluydu
Egoistti, megolomandı aşk.
Tek taraflıydı belki..
Yanan sol tarafım ama kalp senden taraf
Şimdi tarafsız bakıyorum ardından
Bilmiyorum yönüm ne taraf...

B.E.

SONBAHAR GİBİ

Bıraktığın boşluğu içkiyle doldurdum.
Sensizliğe kastım var kadın...
Nefsimi bile müdafa edemiyorken
Nefs-i müdafa'dan saldın sen beni
Oysa ben hazırdım demirden parmaklarına,
Ellerim yerine ruhumu tutsaydın
Kodesine soksaydın yalnızlğımı
Böyle kanatsız,
Böyle kuyruksuz, koymasaydın beni.
Salmasaydın beni ürkek, aciz bir kuş gibi
Vurmasaydın göğsüme, ayrılık denilen o bedbah hançeri.
Ve gitmeseydin olmaz mıydı ? Ha !
Orta yaş saydığım ve çok sevdiğim sonbahar gibi...

B.E.

DURMA GEL

Bak havada karardı artık
Kimse görmez güldüğünü. hadi gül
Ay ışığının vurduğu yere gel
Yakamozda buluşalım kadın...
Sevişelim, gülüşelim, dilersen ağla
Hadi kıralım hasretin o uzun bacağını.
Hadi boş boğazlara laf verme artık gel..
Bak sensizlikten kuduruyor deniz
Martılar ağlamaklı
Güneş utancından doğmuyor
Bulutlar sarıldı birbirlerine
Yeryüzü hasedinden çatlıyor
Yıldızların ayağı kaydı
Dilek tutmak kimin umrunda
Durma gel...

B.E.

KARMA

Belkide içmeseydim o şarabı
Belkide sevişmezdik o zaman aşık gibi...
Uykulu bir keman sesi gibi yorgundu gece
Ve kabuslar alacakızıl
Ateşliydik, üşümezdik...
Örtmeseydin o pencereyi keşke...

...........................................................

Mecazıma bakma sen.
Mecali kalmadı dayanmaya aşkın
Zaten kırdın lades kemiğini
Eline bir şeyler verme şaşkın...

............................................................

En az bir dörtlük en az
En az bir dörtlük anlatır seni
Seviyorum desem kimse anlamaz
Alt alta dört kere yazsam anlarsın belki...

.............................................................

Bir delinin günlüğünü okudun kadın.
Mutlu musun ? şimdi aklın var diye...
Yada çekici gelmiyor mu ? delilik...
Bu sahte akıllılık niye ?

............................................................

Pigmentlerine ayrılmıştı gözlerinin rengi. Ama solgun.
Tıpkı ölüm kartelası gibi.
Beyazdı tenin, sadeydi, pürüzsüzdü.
Gergindi derin, mattı, dokunulmazdı.
Tıpkı...tıpkı ceset gibi.

...........................................................

DELİSİN 
SENDE EN AZ BENİM KADAR DELİSİN
ANLAMAMAZLIKTAN GELME
BENİ DELİ EDECEK KADAR DELİSİN....

..........................................................

Tırnak izlerin vardı omuzlarımda
Aynaya son baktığımda...
Senin nazarında bir şakaydı belki... ama
Benim için belki hatıra...

...........................................................

Sen benim çok bilinmeyenli denklemim
Sen benim asal sayım
Ben seni kare köklerinden buldum
Ne olur bizi hesaplayın...

B.E.








TELEFON

Keşke cevap verseydin o lanet telefona
Keşke alo deseydin yalnızca
Başka şey istemem kapatsaydın sonra
Böyle telesekreterle muhattap etmeseydin beni
Ona söylemeseydim artık öleceğimi
Önce merhaba derdim
Nasılsın derdim
Seni artık rahatsız bile etmiyeceğim derdim
Sadece veda etmezdim,
Seni sevdiğimide söylerdim...
Şimdi köpüklü su doluyor mideme yavaşca
Acı çemiyorum ama midem bulanıyor, kusamıyorumda...
Sesimide çıkaramıyorum arasanda nafile
Artık olmayacağım telefonun diğer ucunda

B.E.

ÖZGÜRLÜK

Dünya denilen labirentin girizgahında boğuldum
Ne büyü paklar beni, ne dua nede efsun.
Pigmentlerine ayrılmış bir ceset gibi tutsalık
Ve yalnızlık ağır basıyor göğsümüm sol yanına
Şayet ölecek olursam, son nefesimde özgürlük ara
Bilirsin her dava kurbanlar verir en başta
Ne DENİZ' ler öldü YUSUF' lar HÜSEYİN' ler bu uğurda
Ölüyorum artık...Benimkisi idam değil intihar
Özgür olacağım kadın... beni son kez ara

B.E.

DİYELİMKİ

Diyelim ki;
Hiç sevmedim seni,
Özlemedim...
Geceleyin çok rahat uyuyorum,
Rüyalarıma da girmiyorsun artık.
Diyelim ki unuttum o siyah gözlerini
Diyelim ki her gece başka kadınlarla yatıyorum.
Başka kadınlara yazıyorum şiirlerimi...
Ve şarkılarımı başka birinin kulağına fısıldıyorum
Diyelim ki;
Diyelim ki yandı Beyoğlu
İmam Adnan sokağı kül oldu...
Balık pazarı, çiçek pasajı, nev-i zade de yok oldu.
Bunların hepsi yalan, her şey yerli yerinde...
Ama içkiyi bıraktım kadın, sigarayı azalttım
Ve özledim seni bir sigara daha yaktım...

B.E.

KARŞILIKSIZ ÇEK

Karşılıksız çek gibi senin sevgin
Karşılıksız çek...
Ödenmeyen senet gibi
Yada borç ìnkar edilen
Yada sana öylesine verdim bu sevgiyi
Ödemek zorunda değilsin kadın...
Sevmesen de olur beni

B.E.

O FAİL BENİM

Bütün faili meçhul cinayetleri ben işledim...
O fail benim evet.
Ve tüm soygunları, tecavüzleri.
Bütün savaşları da ben başlatıyorum.
Ve yıkan da benim imparatorlukları...
Kendimi de astım sebepsiz,
Sen giderken saçlarının gölgesine.
Ve gittin ya...
Bir bahanen vardır elbet !
Sakın deme gidişim öylesine...

B.E.

NE KADAR

Ne kadar uzaktı yollar ?
Ne kadar karanlıktı hava ?
Ne kadar soğuktu ki gelmedin ?
Ne kadar zormuş oysaki
Beklemek gelmeyecek birini
Ne kadar bekledim bir bilsen
Gelmeyeceğini bilerek seni...

B.E.

GERİSİ YALAN

Yaşananlar hayatıma bir beden büyük geliyor
Parça başı çalışan kiralık katil gibi zaman.
Vakit doldu kadın... anlaşılan.
Bir intihar kadar yakınım şimdi sana
Bak bir adım
Bir nefes
Bir lokma kadar yakınım artık sana
Sen bilemezsin kadın...
Tanımazsın beni
Oysa ben her gece sevişirim seninle
Öperim de incecik boynundan duymazsın
Yahut aldırmazsın, titrerken dudaklarım.

Tükenmez diye sattıkları kalem bile tükendi
Yazmıyor senli satırları.
Masamda böğrü sıkılmış birkaç bira kutusu
Küllüğüm doldu taştı artık
Kabul etmiyor izmaritleri...
Hele birde şu sigara ambalajları yok mu
Çok tuhaf geliyor artık bana
Komik buluyorum üzerindeki akciğer resmini...hıh
Hani benim bu debresif hallerime sinir oluyorsun ya
En az senin kadar sinir oluyorum martılara

Az evvel çıktı Ahmed ARİF
İsmi lazım değil.. bir radyoda
Adiloş bebenin ninnisini okudu
Bilirsin ilk ve son kitabında...

Aynı yerden yazıyorum kadın sana
Masamda dört sandalye ve üçü boş gene...
Uzak yerden gelecek bir konuk gibi
Seni bekliyor karşımdaki o sandalye.
Çiçeklerin boynu bükük
Duvarlarım kan ağlıyor
Çatıdaki gamlı baykuş
Sensizlikten dem vuruyor

Dedim ya kadın...
Yaşananlar hayatıma bir beden büyük geliyor
Parça başı çalışan kiralık katil gibi zaman...
Gidişim...
Gidişim cehennem yangınına
Bu gidişe kızma !
Bir tek sen kızma !
Ne olursun kızma !
Kadın....
Gerisi yalan.

B.E.

İŞTE O GECE

Bir gece;
Aklına düşüncelerine gireceğim sen istemesende
İyi kötü günlerimiz dimağını yakacak
Hıçkırıklar ard arda boğazına dizilirken
Belki gözlerinden kanlar akacak

Ya sonra...
Sonra çaresizliğinin pençesindeyken
Bir umut arıyacaksın buğulu camlarda
Bekliyeceksin kapıyı gelmeyenlerin için
Kahrolacaksın işte böyle anlarda

Bir fırtına bir rüzgar yada bir yağmur başladığında
Boğuluyorum sanacaksın karanlık odanda
Başını ellerinin arasına alıp sıkacaksın
İnadın ne acı şey olduğunu tadacaksın...

Ama benim sana acıdığım gibi
O gece azrail sana acımıyacak
Merak etme bundan sonra başında ağrımayacak
Ve son yolculuğunda seni tanımadığın insanlar uğurlayacak
İşte o gece vakit çook geç olmuş olacak...

B.E.

MUMLAR 1

Mumlar eşlik etti dün gece yalnızlığıma.
Ve yarım bir bira, sönmüş bir sigara...
Ve gitarım vardı yanımda...
Dokunmadım bile tellerine yokluğunda.
Perdeler vardı rüzgarın savurduğu.
Ve rutubet kokusu...
Yağmurda eşlik etti yalnızlığıma...
Durup durup ağladı sen yoksun diye...
Resmini çizdim sigara jelatinine.
Tükenmiş bir tükenmez kalem ile.
Anlıyacağın yalnız değilim gene.

Mumlar mumlar...
Mumlar yandı bütün gece.
Ve bende...
Yandım bütün kızgınlığımla sana.
Kızıyorum çünkü yoksun
Kızıyorum gelmiyorsun
Kızıyorum çünkü gül istiyorum...
Sende kızma bana, sana kızdığım için.

Anlıyacağın yalnız değildim dün gece.
Bir dizine mum vardı pencerenin önünde.
Ve küller... küller vardı yanmışlığımdan kalan.
Ve gene ben vardım aynadaki yansımamla yanlızlığımdan kalan.
Ve plak dinledim sabaha kadar zeki mürenden
Seni terk edipte gitmek var ama.
Ahh bu şarkıların gözü kör olsun.
Ve yalnız değildim bütün gece...
Sen yoktun ama mumlar vardı...

B.E.

MUMLAR 2

Söndürdüm bu gece bütün mumları.
Onlarda haz vermiyor sen yokken
Sesini duymak istedi kulaklarım ve aradım.
Ama tutuldu gene dilim saçmaladım belki affet.

Gene aynı yerdeyim
Elimde gene yarım kalan biram ve bitmek üzere olan sigaram...
Martılar geçiyor sürekli dalgın kafamın üzerinden.
Yudumluyorum sıcaktan çorba misali kaynayan biramı.
Sence beni sarhoş eden tek şey bira mı ?
Yoksa sensizliğimle kavrulan bu deriiin yara mı?

Neyse;
Unut gitsin.
Yokmuşum, olmamışım, özlememişim yazmamışım tüm bunları farzet.
Az evvel aradımya.
Rahatsız ettiysem affet.

B.E.

AMA GİTTİN

Kimseye söyleyemedim gittiğini.
Kimse bilsin istemedim.
Kimsenin umrunda olmaz benden çekip gidişin.
Kimse ağlamaz.
Kimse üzülmez, sevinmezde belki
Ama söylemedim
Gurur duyamadım tek kalışımdan.
Göğsümü geremedim.
Biliyorsun en son isteyeceğim şeydi bu.
Gidişin...
Ama gittin
Üstelik bir mevsim gibi çekip gittin usulca.
Anlamadım bile gönlüme kış geldiğini.
Yanlızlıktan üşümesem anlayamazdım belki.
Ama üşüdüm örten olmadı.
Anladımki gittin
Tıpkı kuşların güneye uçtuğu gibi gittin
Çok sevmiştim ben seni
Seni sevebilmeyide çok sevdim
Ilık bir sonbahar ruzgarı gibi
Ama gittin
Akşam olduğunda batan güneş gibi gittin
Anlayamazdım belki karanlıkta tökezleyip düşmeseydim
Lakin,
Lakin gittin...
İnandığın şeyler uğruna gittin...
Gitme demedim bende sana.
Bilemezsin gururlu olur erkekler,
Söyleyemezler her şeyi.
Ama gittin neden anlatıyorumki bunları ben
Yokluğunun üşüttüğü sensiz bedenimlemi konuşuyorum yoksa ben?
Niye anlatıyorumki ?
Kime anlatıyorumki ?
Peki sen pişmanmısın gittiğine?
Titriyormu ellerin ellerim yokken?
Üşüyormusun sana sarılamazken?
Sende özlüyormusun benim kadar?
Neyse ... zaten gittin...

B.E.

SEVDİN Mİ?

Sen...
Sen hiç sevdin mi? yürekten.
Sen hiç sevildin mi?
Sen hiç sevindin mi? çocuklar gibi
Ağladın mı? gecenin karanlığında
Güvercin oldun mu? hiç özgürce beyaz bulutlarda
Kanat çırptın mı? sevdaya doğru
Kucak açtın mı? sevenlerine
Sen...
Sen hiç gülümsedin mi? huzur içinde
Kahkaha attın mı? dar günlerinde
Sen hiç düşündün mü?
Benim seni yaşadığım gibi
Sen...
Sen farkında mısın? yüreyindeki kuşun
Farkında mısın? haykırışlarımın
Ve senin için önemi varmı ? yürek volkanlarımın
Sen hiç özledin mi?
Yollara baktın mı? akşamları
Gelmeyenleri beklediğin oldu mu?
Sen sevgide inat olmaz diyebildin mi?
O sana gelmiyorsa
Sen ona gidebildin mi ?
Sen hiç kış günü gül topladın mı? çöllerden
Sevgi yumağı gördün mü? ellerden
Tüm şarkılar aşkı anlatıyorken
Sen hiç aşık oldun mu?
Merakımı bağışla
Benim seni sevdiğim gibisen kimseyi sevdin mi?

B.E.

TIPKI SEN GİBİ

Soğuk yüzlü ve çekiciydi ölüm...
Tıpkı sen gibi.
Beyaz, kısa saçlı, koyu makyajlı...
Siyahlar giyer o'da çıkarken dışarı.
Ruyalarıma girer ben uyurken.
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.
Sabahları olmaz belki yanımda
Bütün gece düşlerimde de olsa...
cesaretsizdi, korkaktı, başı yerdeydi.
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.
Şarkılar söyleriz birlikte bazen.
Arada kaçırır makamı.
Birde toz kondurmaz kendine.
Tıpkı sen gibi.
Savunduğu tek şey vardı.
Beni benden almaktı.
Tıpkı sen gibi;
O'da korkaktı...
Çığlıklar atardı sessiz sessiz.
Duyulmazdı, anlaşılmazdı.
Haykırırdı o'da hep
Tıpkı sen gibi.


Henüz bugün tanıştım ölümle.
Yani yeni tanıştım.
Tıpkı senmişsin gibi ben istedim onuda.
Çünkü bugün yoktun. belki... yarında.
Yalanlar söyledim.
Sevmiyorum seni dedim... o kadar dedim.
Ölüm dedim...sustum.
Neyse. boşver dedim.
Tıpkı sana söylediğim gibi
O'nada yalan söyledim.
Tebessüm etti, kısık gözleriyle.. alay etti, umursamadı.
Ciddiye almadı beni
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.
Genede sarıldı üşürken bedenim.
Genede öptü usul usul ve tedirgin.
Tıpkı sen gibi.
Sarhoşsun dedi, nasılsa unutursun sabah dedi.
Hıh...!
Sarhoş değildim... Aptal' da değil.
Seni bilerek öptüm ölüm...
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.


Gene yalnız içiyorum ölüm
Gene şarap içiyorum.
Üzümleri düşün ölüm.
O kıpkırmızı üzümleri...
Tıpkı...Tıpkı dudakların gibi.
Şarkılar söyledim yokluğuna dair.
Kulağımda sesin...
Delisin sen deyişin.
Bende ağlıyorum bu gece içime, sessiz...
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.
Tüyleri vardı diken diken
İnce dudakları, gülden çalınmış.
Tıpkı sen gibi...
Bende korkuyorum bende...
Tıpkı... Tıpkı sen gibi.


Martılar gene ağlamaklı.
Ben yazarken sana.
Uçuşuyorlar kafamın üzerinde meraklı meraklı...
Bu kadar yüksek olmasaydı yerim,
Duyamazdım, göremezdim martıları
Belki düşünmezdimde seni ölüm.
Yaşamak mı? senden farklı...
Pigmentlerine ayrılmıştı gözlerinin rengi.
Tıpkı ölüm kartelası gibi.
Beyazdı tenin, sadeydi, pürüzsüzdü.
Gergindi derin, mattı, dokunulmazdı.
Tıpkı ceset gibi.
Her dokunuşumda ölüyordum bende...
Tıpkı... Tıpkı sen gibi...


B.E.